Sektörde büyük bir merakla beklenen Tekstil Enstitüsü Dünya Konferansı’nın (TIWC 2025) tam programı açıklandı. 7-10 Ekim tarihlerinde Portekiz’in Porto kentinde, Porto Palácio Hotel and Spa’da gerçekleşecek etkinlikte, paralel oturumlarda 100’den fazla sunum yapılacak. Kapsamlı ve uluslararası nitelikteki programda, farklı kıtalardaki araştırmacıların yakın iş birliği öne çıkarılacak; ileri düzey elyaftan elyafa geri dönüşüm teknolojileri ve uygulamalarının geliştirilmesine yoğun olarak odaklanılacak. Bu da döngüsel tekstil ekonomisinin hızlandırılması amacına hizmet edecek.
Kıtalar ötesinde çalışan araştırma ekipleri çarpıcı biçimde benzer çözümler geliştiriyor: Döngüsellik, dijital entegrasyon, daha temiz kimyasallar ve insan odaklı dönüşüm kritik öneme sahip bulunuyor. Bu birbirine bağlı temalar, bu yılki konferansın çerçevesini oluşturacak.
Kapalı döngüler; atıkların yükten yeni ham maddeye dönüşmesi
Döngüsellik, programın en belirgin kavramlarından biri olacak. Örneğin İngiltere’nin Manchester kentinden araştırmacılar, kullanım ömrünü tamamlamış giysilerle ilgili değerlendirmelerini paylaşacak ve şu anda atığa gönderilenlerin neredeyse yarısının gelişmiş geri dönüşüme yönlendirilebileceğini gösterecek.
Almanya’nın Chemnitz kentinden ise, pamuklu kumaşlarda daha yüksek oranda geri dönüştürülmüş içerik kullanımına imkân tanırken yumuşaklık ve dayanıklılığı koruyan yeni bir örme teknolojisi tanıtılacak.
Bangladeş ve Pakistan’dan vaka çalışmaları ise yerel işletmelerin kapalı döngü sistemlerini ve döngüsel iş modellerini nasıl benimsediğini, geri dönüştürülmüş ipliklerin büyük küresel markaların tedarik zincirine ulaştığını ortaya koyacak.
Bütün sunumlar bir araya geldiğinde, atığın artık bir yük olmaktan çıkıp yeni bir ham maddeye dönüştüğünü gösterecek; aynı zamanda bu sistemleri ticari olarak uygulanabilir kılmak için gerekli altyapı ve politikalara işaret edecek.
Dijitalleşme sürdürülebilirliğe eklenmiş bir unsur değil, onun temel sağlayıcılarından biri
Dijital araçlar artık yalnızca tasarım yazılımlarının özel alanı olmaktan çıkıyor; sürdürülebilirliğin omurgası haline geliyor. Sunumlarda, giysilerin yaşam döngüsü boyunca izlenmesini sağlayan blok zincir, dijital ürün pasaportları ve RFID sistemleri ele alınacak. Bu teknolojiler, tüketici güvenini artırıyor ve işletmelerin yeni düzenleyici gereklilikleri karşılamasına yardımcı oluyor.
Ayrıca, dijital tekstil baskısına yönelik yeni yöntemler ve açık kaynaklı örme yazılımları da tartışılacak. Bunlar, tasarımcılara üretimi yerelleştirme ve daha yüksek yaratıcı özgürlükle çalışma imkânı sunuyor.
Projeler, dijitalleşmenin sürdürülebilirliğe eklenmiş bir unsur değil, onun temel sağlayıcılarından biri olduğunu net biçimde ortaya koyuyor.
TIWC 2025’in en dikkat çekici yönlerinden biri sürdürülebilirliğin insani boyutuna verilen önem olacak
Sri Lanka’da küçük ve orta ölçekli hazır giyim üreticilerinin, iklim değişikliğinin getirdiği artan sıcaklıklar, hava kirliliği ve aşırı hava olayları nedeniyle kritik sağlık ve güvenlik riskleriyle karşı karşıya olduğu ortaya konacak. Firmaların direnç geliştirmesine ve çalışanları korumasına yardımcı olan yeni bir değerlendirme aracı tanıtılacak.
Sustainable Fibre Alliance, Moğolistan’da kaşmir çobanlarının, tüccarlarının ve işlemecilerinin mera bozulmasını azaltmak ve geçim kaynaklarını korumak için nasıl kolektif bir çabaya dahil edildiğini gösterecek.
İngiltere’den moda eğitmenleri, yeni nesli döngüsel modelleri benimsemeye ve etik tüketiciliği teşvik etmeye hazırlama yaklaşımlarını paylaşacak; geleceğin tasarımcılarını kâr ile sorumluluğu dengelemek üzere hazırlayacak. Tüketici tarafında ise, markaların giysi bakımına yönelik önerileri ile kullanıcıların fiilen uyguladığı alışkanlıklar arasındaki uyumsuzlukları ortaya koyan araştırmalar sunulacak; iletişimin gelişmesi gerektiği vurgulanacak.
“Bu örnekler, teknoloji ve geri dönüşümün tek başına sürdürülebilirliği sağlayamayacağını; kültür, eğitim ve politikalarda paralel değişimler gerektiğini hatırlatıyor,” diyen Tekstil Enstitüsü CEO’su Stephanie Dick şu açıklamada bulundu: “Tekstil sektörünün karşı karşıya olduğu küresel zorluklar – iklim değişikliği, atık, toksik kimyasallar, güvensiz çalışma koşulları ve aşırı tüketim – artık yaygın şekilde kabul ediliyor ve moda ile tekstil, dünyanın en çok mercek altına alınan sektörlerinden biri haline geldi. Ancak bu konferanstan çıkacak olan şey, net bir yakınsama duygusu ve somut bir ilerleme olacak.”